15 Aralık 2014 Pazartesi

Alkol Güvenli Bisiklet Sürüşü Ne Kadar Etkiler?

Alkol almanın sürücünün bisikletini kontrolünü ne kadar etkilediğini ölçmek için yapılan araştırmalarda bisikletçilere belirli miktarlarda alkol verilmiş ve belirli bir pisste bisiklet kullanmaları istenmiştir. 

Yapılan bilimsel araştırmalar 100ml kandaki 50mg alkolün (yaklaşık 2 normal alkollü bira), denge ve kontrolü azalttığını; 80mg (yaklaşık 3 normal alkollü bira) alkolün bisiklet kontrol ve dengede ciddi bozukluklara sebep olduğunu gösteriyor.

Otomobil sürücülerine müsaade edilen kanda en yüksek alkol miktarı oranı İngiltere ve Wales’dedir ve bu dünyadaki en yüksek orandır; 100 mililitre kanda 80 miligram alkole müsaade edilmektedir. Bir süre önce İskoçya ve bir çok Avrupa ülkesi 80 miligram limitini 50 miligrama indirmiştir.


Peki, bu kadar alkol alınca insan bisikletini, alkol almamış halinde olduğu gibi tam kontrollü olarak kullanabilir mi?  Dünyada bisikletçi için ne kadar alkol alımına müsaade edildiğine dair bir yasal düzenleme henüz yoktur ancak alkol etkisi altında bisiklete binmek illegal olduğu kadar tehlikeli bir durum olarak kabul edilmektedir.

Otomobil sürücülerine müsaade edilen alkol miktarı bisiklet sürücülerine de müsaade edilmeli midir? Aynı alkol miktarı etkisinde bisiklet kullanmak otomobil kullanmaktan daha mı kolay dır?
Kesin cevap, 100 mililitre kanda 50 miligramdan fazla alkol, güvenli sürüşü tehlikeye sokar.

78 bisikletçi ile bir deney yapılmış ve alkol almamış durumdaki bisikletçilerin çukurlar arasında slalom yapması, dar parkurlara girmesi, saat yönünde ve saat yönü tersinde dönmeleri istenmiştir.
Sonra kendilerine alkol verilmiş ve aynı sürüşleri tekrar yapmalarıistenmiştir.

80 miligram altında bile bisiklet kullanma melekesinin menfi olarak etkilendiği görülmüştür. 80 miligram limitine erişildiğinde ise bisikletçilerin genel kontrol yeteneğini büyük ölçüde kaybettiği görülmüştür.

140 miligram seviyesinde ise hiç bir bisikletçi ayık halde yapabildiği manevraları yapamamıştır.

Onun için basit bir kural yok ama en güvenlisi, bisiklete binmeden önce hiç alkol almamak.

Hazırlayan: Oğuzhan Bayrak

13 Aralık 2014 Cumartesi

Alüminyum Bisikletler: Aldatmaca mı Gerçek mi?





Ülkemizdeki bisiklet sektöründe gözlemlenen gerçeklerden bir taneside şu anda piyasada satılan birçok alüminyum bisikletin aslında çelik kadar ağır olmasıdır. Çelik ağırlında müşterilere sunulan alüminyum bisikletler, tamamen satış stratejisine yönelik müşteri aldatmacasına dönüşüyor.


Her geçen yıl bisikletçilerde daha fazla alümünyum bisiklet görüyoruz artık çelik kadrolu bisikletler hemen hemen hiç kalmadı. Bisiklet sektöründe kaliteli bisiklete artan ilgi ile birlikte müşteriler alüminyum gövdeli bisiklet arıyorlar. Piyasadaki talebi gören ithalatçılar isteğe göre ‘alüminyum bisiklet’ getirip piyasaya sunuyorlar.

Alüminyum bisikletlere olan ilginin artmasındaki en büyük etken onların ‘hafif’ olmasıdır. Ancak ‘hafiflik’ kullanılan alüminyumun bileşenine gore değişmekte. Hatta ‘Ucuz Alüminyum’ bisikletler çelik bisikletler kadar ağır olabilmekte.

Biraz alüminyum bisikletlerden bahsedersek, alüminyum diye satın aldığımız bisikletlerin gövdesi aslında alüminyum alaşımdır. Bunun anlamı bisikletin gövdesini oluşturan metal kısım üretilirken alüminyum ile birlikte başka metalde kullanılıyor olmasıdır. Alüminyum alaşım ise kullanılan bileşene gore farklı adlar alıyor. Örnek olarak:

2219 Alüminyum, 6061 Alüminyum, 7005 Alüminyum gibi

Her alüminyum alaşımın ağırlığı farklı olduğu için, bisikletlerin ağırlıklarıda farklı oluyor. Genel kural olarak kullanılan ucuz alüminyum bisikletler ağır oluyorlar.

Karşılaştırma: Specialized vs Cannondale



VS





Testimize iki markayı kullandık. Markaların ikiside Amerikan, dünyaca bilinen ve bisiklet üretiminde ARGE'ye önem veren firmalar. Bisikletler Specialized Sirrus ve Cannondale Quick 5. İki bisiklette amortisörsüz şehir bisikleti, alüminyum gövdeli, teknik özellikleri, fiyatları ve kadro boyları aynı.

Bisikletleri tartiğımızda Specialized 12.4kg gelirken, Cannondale 11.5kg geldi. İşte bu fark tamamen iki bisiklette kullanılan alüminyumun gövdenin özelliğinden kaynaklanmakta.





SONUÇ:

Son yıllarda birçok yerli ve yabancı firma, müşterilerine ucuz ve ağır alüminyum gövdeli bisikletleri albenili hale getirip, yüksek ekipmanla toplayıp satmaya çalışıyorlar. Biz bunlara ‘ekipmandan satan bisikletler’ diyoruz. Bisikletin üzerindeki ekipmanlara takılan birçok müşteri, gövdenin özelliğini ve ağırlığını gözardı ediyor. Firmalar bunu bildikleri için ucuz ve ağır alüminyum alaşımlı gövdeleri piyasaya sunmaya devam ediyorlar.

Sonuç olarak bisiklet alırken yaptığımız fiyat/donanım karşılaştırmasını, fiyat/donanım/gövde ağırlığı nıda eklemeliyiz. İyi ekipmanları uygun fiyata sunan markaları analiz ederken, gövde kalitesi ve ağırlığınıda göz önüne almalıyız. Bu bize gerçek olarak fiyatı uygun olan bisikletleri işaret edecektir.

Biz böyle yaptıkçada, bisiklet firmaları arasında daha üst ekipman verme konusunda devam eden rekabet, iyi ve hafif gövde sunma konusuna doğruda kaycaktırki buda herkesi daha kaliteli bisiklet kullanmaya itecektir.

9 Aralık 2014 Salı

Lastik Patlamalarını Önlemek İçin 5 Anahtar Kural


Bu yazının amacı, bisikletinizin lastiğinin patlamasını önlemenize yardım edecek beş basit Tip vermek. Tur yaparken lastiğinizin patladığı olmuştur veya yolda patlağını tamir eden bisikletçilere rastlamışsınızdır.  Patlamayı tamamen önlemek mümkün olmamakla beraber bu riski büyük ölçüde azaltmak mümkündür. Bunun için işte beş Tip.

Tip 1: İç lastiği her yıl değiştirin:

İç lastiklerin ömrü sınırlıdır. Bisikletinizin yıllık bakımını yaptırırken iç lastikleri yenileri ile değiştirin. Bu Tip’i abartılı bulanlar olabilir ancak bisikletin yıllık bakımına bu önlemi ilave etmek mantıklı değil mi? Yıllık değişime bir gerekçe de supabın iç lastiğe bağlantı yerinin zamanla aşınmasıdır. Bu aşınma supabın iç lastiğe bağlantı yeri ile janttaki delik arasındaki sürtünmeden kaynaklanmaktadır.

Tip 2: Lastik havasının doğru basınçta olduğundan emin olun:

Şayet lastik doğru basınca kadar şişirilmemişse, çukurlardan geçerken lastiğe gelen zımba etkisinden dolayı patlama riski vardır. Tersi durumda gereğinden fazla şişirilmiş lastiğin de şiddetle patlama riski vardır. Lastiğinizin doğru basıncını lastiklerin üzerinden öğrenebilirsiniz.


Tip 3: Yolda cam parçaları gördüğünüzde sakın üzerinden geçmeyin:

Kulağa çok basit geliyor değil mi? Ancak beş Tip’e bu öneriyi eklemeseydik bir noksanlık olurdu. Çünkü özellikle farkında olmadan veya dalgınlıkla bisikletliler cam parçaları üzerinden geçebiliyor ve lastikleri patlıyor. Onun için göze çarptığı takdirde cam parçalarının üzerinden değil etrafından geçmek en iyisi. Herhangi bir nedenle cam parçaları üzerinden geçmeniz ve bunu hemen fark etmeniz halinde, durunuz ve elinizle lastiğin üzerinde yapışık cam parçacığı kalıp kalmadığını kontrol ediniz.

Tip 4: Aşınmış veya çatlamış lastikleri değiştirin:

Evet, bu da aşikâr bilinen bir husus diyebilirsiniz. Ancak insanlar ihmalkâr olabiliyor ve işi şansa bırakabiliyorlar. Böyle olunca da aylar önce değiştirilmesi gereken lastikler seri halde patlaklara neden olabiliyor.  Aşınmış ve çatlamış lastikler patlak riskinin artması demektir. Bu durumu göz ardı etmemek ve bu hale gelmiş lastikleri değiştirmek gerek.

      

Tip 5: Dış lastiğin iç çeperini kontrol edin:

Dış lastiğin iç çeperine gömülmüş ve her an patlamaya neden olabilecek cam, metal parçası veya diken zerrecikleri olabilir. Onun için her patlak tamirinde dış lastiğin iç çeperini hassas bir şekilde kontrol ederek bu tür zerreciklerinden temizleyin. Özellikle aynı lastikte kısa sürelerle artarda patlak olması halinde bunun nedeni büyük bir ihtimalle gömülmüş zerrecikler olabilir.


Bonus: 5 liralık Tip:

Dış lastikte çatlak varsa, iç lastiği değiştirseniz bile, hava verince iç lastik bu çatlaktan pırtlayabilir ve patlama riskine açık kalır. Bu durumda şayet çatlak dış lastiği değiştireme imkânınız yoksa, dış ve iç lastik arasında çatlağın olduğu yere bir beş liralık banknot yerleştirin. En azından dış lastiği değiştirene kadar muhtemel bir patlağı önleyebilirsiniz. Tabii para yerine çatlak kapatıcı jel veya gidon sargısı parçası da kullanılabilir.

Son uyarı: Yağmurlu havada bisiklet üzerindeyken:

Niye diye soranlar olacaktır ancak yağmurlu hava patlak riskini artırır; onun için yanınızda yedek iç lastik ve pompa bulundurunuz.

Doğru Lastiği Seçmek Önemli:

Patlak olasılığını minimum seviyeye indirmek için doğru dış ve iç lastiği seçmek çok önemlidir. Bunun için işinde uzman bisiklet satıcılarına danışınız.

Hazırlayan: Oğuzhan Bayrak




 






5 Aralık 2014 Cuma

Kış boyunca bisiklet üzerinde kalmanıza yardım edecek 9 besin maddesi

Çeviri ve Derleme: Oğuzhan Bayrak

Yayına Hazırlayan: Evren Çağlar

Grip ve diğer hastalıklara karşı koyabilmeniz için bu besin paketine ihtiyacınız var!

Doktordan uzak kalmanız için her gün bir elmadan fazlası gerekli. Tüm kış boyunca bisiklete binmeniz ve bağışıklık sistemini güçlendirmeniz için besin çeşidine ihtiyacınız var. Birçok meyve ve sebze, vücut fonksiyonlarınızın ve bağışıklığınızın düzgün olarak sürekliliğini sağlarken, aşağıda anlatılan besinler de normal beslenmenize ilave edildiği takdirde gribe karşı korur ve kış sezonunda daha fazla bisiklet üzerinde kalmanızı sağlar.

Bağışıklık sistemini güçlendirmek için
Yoğurt



Yoğurt ’ta bulunan biyolojik maddeler ve canlı aktif kültürler, sindirim organlarını ve bağırsakları,hastalık yapan mikroplardan temizleyen sağlıklı bakterilerdir. Avusturya’da Viyana Üniversitesinde yapılan bir araştırma, günde 200 gram yoğurdun bağışıklık sistemini güçlendirmede ilaç kadar etkili olduğunu göstermiştir. İsveç’te 181 çalışanı olan bir fabrikada 80 gün boyunca yapılan bir deneme, her gün düzenli olarak, kandaki akyuvarları canlandıran bir probiyotik olan ’’Lactobacillus’’ içirilen çalışanların, ilaç içirilen çalışanlara kıyasla %33 daha az hastalık izni aldığını göstermiştir. Canlı ve aktif kültürler içeren yoğurt seçimi için markaya ve ürün üzerindeki etikete dikkat edilmelidir.


İyi bir sindirim sistemi için
Yulaf ve Arpa




Norveç’te yapılan araştırmalar, bu tahıl çeşitlerinin, anti mikrobik ve antioksidan özelliğe sahip beta-glukan lif içerdiğini göstermiştir. Yulaf ve arpa yiyen hayvanların grip, kabarcıklı deri iltihabı ve şarbon hastalıklarına yakalanma olasılığı daha azdır; insanlarda ise yulaf ve arpa, bağışıklığı yükseltir, antibiyotiklerin daha etkili olmasına yardım eder ve yara iyileşmesini hızlandırır – özellikle yarışlarda sağlık hizmetine ihtiyaç duyan bisikletçiler için.



Soğuk algınlığı, nezle ve kansere karşı:
Sarımsak



Soğangillerin bu güçlü türünde, aktif bileşen olarakenfeksiyon ve mikroplarla mücadele eden ’’allicin’’ bulunur. İngiltere’de yapılan bir araştırmada 12 hafta boyunca 146 kişiye sarımsak veya ilaç verilmiş ve sarımsak alanların soğuk algınlığına yakalanma olasılığının 2/3 oranında azaldığı görülmüştür. Diğer araştırmalar ise haftada 6 sarımsak tanesi çiğneyen insanların kolon kanserine yakalanma olasılığının %30 azaldığını göstermiştir; bu oran mide kanseri için ise %50’dir.


Kas ağrılarını azaltmak ve virüslerle mücadele etmek için:
Siyah Çay




Harvard üniversitesinde yapılan bir çalışma, 2 hafta boyunca günde 5 fincan siyah çay içen insanların kanında, virüslerle mücadele eden interferon’ların, herhangi bir sıcak içecek içen insanlara kıyasla 10 kat arttığını göstermiştir. Amino asit ve lutenin, hem siyah hem de yeşil çayda bol miktarda bulunmaktadır. Bonus: RutgersÜniversitesinde spor bilim adamları, 9 gün boyunca alınan siyah çay özünün, etaplar halinde yapılan bisiklet performanslarından sonraki kas ağrılarını azalttığını kanıtlamışlardır.


Kendinizi iyi hissetmek için:
Tavuk Çorbası






Nebraska Üniversitesi araştırmacıları 13 ayrı tarzda pişirilmiş tavuk çorbasını test etmişler; hepsininama özellikle birisinin (tavuklu şehriye çorbası) iltihaplı beyaz hücrelerin bronşlara nüfuz etmesini önlediğini saptamışlardır. Bu çok önemli bir buluştur çünkü soğuk algınlığı semptomları, bronşlarda iltihaplı hücre birikimine vücudun verdiği reaksiyonlardır. Pişirme esnasında tavuktan salgılanan  ve bir amino asit türü olan sistein, kimyasal özellikleri bakımından bronşit ilacı asetil- sistein’e benzemektedir ve yukarda anlatılan araştırma sonucunu doğrulamaktadır(Sistein proteinleri oluşturan 20 aminoasitten biridir. Yan zincirinde kükürt grubu içerir).Tuzlu çorba suyu balgamı çözer; tıpkı öksürük ilaçlarının yaptığı gibi.Çorbaya katılan soğan ve sarımsak, çorbanın bağışıklığı yükseltme gücünü artırır.

İyi bir kardio, nefes ve enfeksiyonlarla mücadele için:
Balık



İstiridye, ıstakoz ve yengeç gibi kabuklu deniz ürünlerinde fazlaca bulunan selenyum kanda bulunan akyuvarların sitokin proteini üretmesini sağlar ve bu protein de kandaki grip virüslerini imha eder. Somon, uskumru ve ringa türü balıklar, Omega 3 zenginidirler ve Omega 3 enfeksiyonu azaltır, ciğerlere hava akımını düzenleyerek onları soğuk algınlığına ve enfeksiyonlara karşı korur.

Vücudunuzun bağışıklık sistemini güçlendirmek için
Sığır Eti



Çinko eksikliği Amerika’da yetişkinlerde ve özellikle vejeteryan insanlarda en yaygın görülen beslenme zayıflığıdır. Bağışıklığı yükselten çinko,en fazla sığır etinde bulunmaktadır. Maalesef az bile olsa çinko eksikliği enfeksiyon riskini artırmaktadır. Kaliforniya eyaleti LaJollaşehrindeki Scripps Araştırma Enstitüsünde görevli beslenme ve bağışıklık uzmanı Dr. William Boisvert’e göre,  besinlerden alınan çinko, kanda akyuvar oluşumunu sağlar ve vücudu istila eden bakteri, virüs ve benzeri zararlıları tespit ve imha eden bağışıklık hücrelerini güçlendirir.

İdeal doz: 80 gram civarında yağsız sığır eti günlük çinko ihtiyacının %30’unu sağlar. Bu miktar tamamen yetersizliğe kıyasla yeterlidir. Kırmızı eti sevmeyenler, çinko zengini istiridyeyi, çinko takviyeli tahılları, tavuk etini, yoğurt ve sütü tercih edebilirler.

Mikroplarla savaşan bir cilt için
Patates



Bağışıklık sisteminizin bir bileşeninin de cildiniz olduğunu düşünmüş müydünüz? İşte bu 16 feet-kare genişliğindeki kritik organ, bakteri,virüs ve diğer istenmeyen mikroorganizmalara karşı ilk koruyucu kale fonksiyonunu yerine getirmektedir. Güçlü ve sağlıklı kalmak için cildin A vitaminine ihtiyacı vardır. A vitamini cildi oluşturan bağlayıcı dokuların oluşmasında önemli rol oynar. Bu bulgular, ConnecticutDerby’de bulunan Yale-GriffinKoruyucu Hekimlik Araştırma Merkezi direktörüDavid Katz’a aittir.A vitamini almak için en iyi kaynaklar beta-karoten içeren tatlı patates gibi besinlerdir.

İdeal doz: Günde yarım porsiyon, sadece 170 kalori içerir ama beta-karoten olarak A vitamini dozunun %40’ını karşılar. Beta-karoten içeren diğer besinler havuç, balkabağı, kavun ve meyve sularıdır.


Mikroplarla mücadele için 
Mantar



Asırlar boyunca tüm dünyada insanlar sağlıklı bir bağışıklık sistemi için mantara yöneldi. Günümüzün araştırmacıları bunun nedenini biliyorlar. Araştırmalar, mantarın kandaki akyuvarların sayısını ve aktivitelerini artırdığını ve onları daha saldırgan hale getirdiğini ortaya koymuştur; böylece enfeksiyona karşı koymak için etkin bir ortam yaratılmış olur. Bu bulgular, Washington eyaleti Bitkisel İlaç Enstitüsü direktörü Bitki Genetiği Uzmanı Douglas Schar’a aittir.






Designed By Blogger Templates